İznik Gölü’ndeki tarihi bazilika üzerindeki 9 yıllık çalışmalar devam ediyor.
Bursa İznik Gölü'nde meydana gelen çekilme sonucu 2014 yılında keşfedilen bazilika üzerindeki araştırmalar sürüyor. Hristiyan medeniyetler tarafından kilise olarak kullanıldığı belirlenen bu yapının üzerinde 2015 yılından bu yana Uludağ Üniversitesi Arkeoloji Bölümü tarafından su altı ve su üstü kazı çalışmaları yürütülüyor.
Arkeoloji Bölümü Başkanı Mustafa Şahin, yaklaşık 9 yıl süren çalışmalarla ilgili bilgi verdi. İznik Kaymakamı Arif Karaman’ın da katıldığı bilgilendirme toplantısında Şahin, bazilikanın İznik’in Hristiyan dünyasında önemli bir yer tuttuğunu vurguladı. Şahin, “Geride kalan kalıntılar, bazilikanın bölgenin en büyük kiliselerinden biri olduğunu gösteriyor” dedi.
Bazilikanın, 1250'li yıllarda göl seviyesinin yükselmesiyle su altında kaldığını ve bu yüzden terk edildiğini ifade eden Şahin, “2014 yılında keşfedilen bu yapının su üstü kazılarına 2015’te başladık, ardından su altı kazılarıyla devam ettik. Çalışmalarımızda bu yapının kimler tarafından, ne amaçla yapıldığını araştırmak için tüm imkanlarımızı kullandık. Farklı ülkelerden arkeologlarla iş birliği yaparak, bazilikanın Aziz Neophytos adına inşa edildiğini tespit ettik,” şeklinde konuştu.
Büyük bir deprem nedeniyle yıkıldığı belirtilen bazilikanın, öncesinde göl seviyesinin yükselmesiyle terk edildiği ve sonrasında Hristiyanlar tarafından temizlenip arınmak için kullanıldığı ifade edildi. Şahin, deprem sonrası bazilikanın taşlarının çevredeki diğer yapılarda kullanılmış olabileceğini ve kazılarda 2 metreye kadar çıkan sütunlar bulunduğunu belirtti.
Birinci Konsil'in bu bazilikanın yakınında yapıldığına dair ipuçlarına ulaşıldığını söyleyen Şahin, bu konuda kesin bilgiye ulaşmanın zaman alabileceğini kaydetti. Ayrıca, kazılar sırasında bazilikanın temelinde toprak sürahiler ve bilezikler gibi günlük eşyaların bulunduğunu ve bu eserlerin İznik Müzesi'nde sergilendiğini belirtti.
Havadan yapılan fotoğraflama çalışmaları sonucunda bazilikanın İznik Gölü’nün kıyısından yaklaşık 20 metre açığında tespit edildiği ve yaklaşık 600 metrekarelik bir kapalı alana sahip olduğu aktarıldı. Bazilikanın planı, kullanılan malzemeler ve ölçüleri, Roma İmparatorluğu topraklarında yaygın olan Erken Hristiyanlık dönemi kiliseleriyle benzerlik gösterdiği ifade edildi.