Bursa’nın kaçak yapılaşmayı artık kaldıramayacağını vurgulayan İMO Başkanı Serdar Atilla, kentsel dönüşümün rant değil, toplum yararını gözeten bir anlayışla gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtti.
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi Başkanı Serdar Atilla, düzenlediği basın toplantısında, kaçak yapılaşma ve kentsel dönüşüm konularında önemli açıklamalarda bulundu. Atilla, toplantıya başlarken tüm katılımcılara saygılarını sunarak, bu iki kritik meselenin Bursa ve Türkiye genelinde kentsel yaşamı tehdit eden en önemli sorunlardan biri olduğunu ifade etti.
Kaçak yapılaşmanın yalnızca hukuki bir problem olmadığını belirten Atilla, bu durumun kentlerin güvenliği, estetiği ve sürdürülebilirliği açısından büyük tehlikeler içerdiğini vurguladı. Plansız ve denetimsiz yapılaşmanın deprem riski gibi doğal afetlerle birleştiğinde, toplumun tamamını etkileyen ciddi bir tehdit haline geldiğini ifade eden Atilla, bu olgunun Bursa’nın da dahil olduğu birçok şehirde çevreyi, altyapıyı, su kaynaklarını ve yaşanabilir alanları olumsuz etkilediğini dile getirdi.
Atilla, Bursa’da kaçak inşaat kültürünün giderek yaygınlaştığını belirterek, siyasi kaygılarla kaçak yapılara göz yumulduğunu ve dönemsel olarak çıkarılan imar aflarının bu sorunu daha da derinleştirdiğini söyledi. Kaçak yapıların bugüne kadar yapanların yanına kâr kaldığını ifade eden Atilla, mevcut durumda sanayi bölgelerinde dahi kaçak yapılaşmanın yaygınlaştığını, bunun yanı sıra turizm adı altında doğayla buluşma bahanesiyle çeşitli kaçak yapılaşma modellerinin de ortaya çıktığını belirtti.
Kaçak yapılaşmanın yalnızca bireysel uygulamalarla sınırlı olmadığını söyleyen Atilla, yerel yönetimlerin bu sorunu çözmedeki engellerinin sorgulanması gerektiğini ifade etti. Bursa’nın bu hukuksuzluğu artık kaldıramayacağını belirten Atilla, acilen hukuka uygun planlamalara geçilmesi gerektiğini söyledi.
Atilla, kentsel dönüşümün yalnızca eski binaların yıkılıp yerine yenilerinin yapılmasından ibaret olmadığını, bu sürecin sosyal, ekonomik ve çevresel faktörlerin bir bütün olarak ele alınmasını gerektirdiğini vurguladı. Sağlıklı ve yaşanabilir kentlerin inşası için kentsel dönüşümün bilimsel esaslara dayalı, planlı ve toplum yararını gözeten bir anlayışla gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtti.
Bursa’da kentsel dönüşümün yanlış uygulamalar nedeniyle rant odaklı bir hale geldiğini söyleyen Atilla, planlama yapılmadan başlanan dönüşüm projelerinin riskli bölgelerden ziyade ekonomik kazanç sağlayan bölgelerde yoğunlaştığını ifade etti. Bursa’daki yapı stokunun yaklaşık yüzde 65’inin riskli olduğunu belirten Atilla, gerçek veri değerlerine dayalı bir envanter çalışması yapılması gerektiğini vurguladı. Bu kapsamda, Bursa Büyükşehir Belediyesi ile İMO Bursa Şubesi arasında yapılacak bir protokol ile yapı stoğu envanterinin çıkarılması gerektiğini belirtti.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ VE ÇAĞRILARAtilla, kentsel dönüşümün başarılı olabilmesi için kamu, özel sektör ve vatandaş iş birliğinin şart olduğunu söyledi. Mevcut sistemle kentsel dönüşümün gerçekleşmesinin mümkün olmadığını ifade eden Atilla, dönüşüm süreçlerinin sürdürülebilir olması için devletin hibe ve faizsiz kredi desteği sağlaması, vatandaşın ise bir miktar maddi katkıda bulunması gerektiğini dile getirdi.
Atilla, kentsel dönüşümün sadece parsel bazlı değil, bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini belirtti. Deprem riski taşıyan bölgelerde öncelikli dönüşüm planlarının yapılması, rezerv alanların oluşturulması ve çöküntü alanlarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Ayrıca, vatandaşların eski binalarını mevcut planlara uygun bir şekilde yeniden inşa etmelerinin önünün açılması gerektiğini söyledi.
Serdar Atilla, Bursa’da kaçak yapılaşma ve kentsel dönüşüm konularında mevcut sorunların aşılması için merkezi ve yerel yönetimlerin siyaset üstü bir yaklaşımla hareket etmesi gerektiğini belirtti. Kaçak inşaat yapan kişi, kurum ve kuruluşların mutlaka caydırıcı cezalarla karşı karşıya kalması gerektiğini ifade eden Atilla, kamu kurumlarının hukuksuz uygulamalara izin vermemesi gerektiğini vurguladı.
Atilla, Bursa’nın yaşanabilir, dirençli ve sürdürülebilir bir şehir haline gelebilmesi için hem kamu hem de vatandaş düzeyinde sorumluluk alınması gerektiğini ifade ederek açıklamalarını sonlandırdı.