Ertuğrul Üzümcü ve ailesi Gaziantep’te üç kuşaktır bakırcılık mesleği ile uğraşıyor.
7-11 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilen Gaziantep Yemek ve Kültür Şenliği için Bursa’ya gelen bakır ustası Ertuğrul Üzümcü ile bakır kullanımı konusunda bir sohbet gerçekleştirdik.
‘Bakırda pişen yemeğin ve közde pişen kahvenin tadını başka bir yerde bulamazsınız’ diyen Üzümcü, kalaylama ve bakım konusundaki bilgileri paylaşarak, bakıra olan ilginin artacağına inandığını söyledi.
Osmanlı ve Selçuklu motiflerini kullanarak bakırı günümüze taşıdıklarını belirten Üzümcü, geleneksel motifler ile bakırın geleceğe aktarılmasının önemine vurgu yaptı.
Günümüzde bakırın çok fazla talep görmediğini dile getiren bakır ustası Ertuğrul Üzümcü,
‘Bakır yeniden eski ilgisine dönmeye başlasa da şu anda eskisi kadar kullanılmıyor. Genç arkadaşlarımız çeyiz hazırlarken bakırı pek fazla tercih etmiyor. Çelik bakırın yerini almaya çalışıyor. Şu anda çelik daha fazla kullanılmaya başlasa da bakırın yerine hiçbir zaman alamaz. Bakırda yapılan yemek, çay, kahvenin tadı başka bir yer yok. Közde kahve mesela yalnızca bakır cezve ile yapılabilir. Çelikte o kahve pişmez. Közde kahvenin lezzetini ise anlatmaya gerek yok. Bakırda pişen yemekler hem lezzetli hem de sağlıklıdır. İnsanlar bilinçlendikçe bakıra yeniden ilginin artacağını düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
Bakırın bakımına ilişkin detaylar veren Üzümcü,
‘Üç- dört model bakır rengi var. Hepsinin bakımı ayrı yapılıyor. Kırmızı bakır ürünlerinin temizliği asitli, sirke suları ile yapılıyor. Beyaz parlak renk bakır ürünleri cam sil ile temizlenebilir. Bunun gibi temizlik ve parlaklığı kişinin kendisi yapabilir. Onun dışında tava, tencere, demlik gibi çok fazla kullanılan ürünlerin belli aralıklarla kalaylanması gerekiyor. Dekor ürünleri ve az kullanılan ürünlerin kalaya ihtiyacı olmuyor. Kalay süresi ürünün kalitesi, kullanım süresi ve kişinin kullanım şekline göre değişiklik gösteriyor.” dedi.
Gaziantep’te herkesin evinde bakır olduğuna dikkat çeken Üzümcü, ‘Bizim asıl müşterilerimiz Marmara ve Ege tarafında çünkü Güneydoğu ve Doğu bölgelerinde hemen hemen herkesin evinde bakır bulunuyor. Biz şenlikler ve fuarlarda hem Gaziantep’i tanıtıp hem de bakıra işlenen Selçuklu ve Osmanlı motifleri ile gençleri buluşturmak istiyoruz. Bakır bizim geleneklerimizi temsil ediyor. Bu motiflerin günümüz şartlarına uygun hale getirilip gelecek nesillere aktarılması gerekiyor. Biz de bu konuda elimizden geleni yapıyoruz. “diye konuştu.
Bakırda dip tutması diye bir şeyin olmadığına dikkat çeken Üzüncü, “Bakır iletken bir madde, bu yüzden bakırın dibi tutmaz. Isı her tarafa eşit miktarda yayılıyor. Közde kahvenin de püf noktası budur. Közde ağır ağır ısı her tarafa eşit miktarda dağılarak pişer. Bu da o kahveye lezzet katar. Yalnızca kahve değil. Çay da demini alır. Gaziantep’de Beyran diye bir yemek var. Beyran, hayvanın bir bölgesinde yer alan siyah etin 12 saat boyunca kısık ateşte haşlanması ile yapılın bir içecek. Büyüklerimiz, bu içeceğin şifa olduğunu söylerler. Bu gece konulur ocağa sabaha kadar kaynar. Bunu bakır dışında bir şeyde yapamazsın.” diyerek konuşmasına son verdi.