Topuk kanı uygulamasını reddeden aileye tedbir kararı

Balıkesir'de Atay ve Tansel Özdemir çifti, bebekleri Muhammed Atay Özdemir'den genetik hastalıklar için topuk kanı alınmasını reddetti. Aile, testin riskli olabileceğini düşünerek bu uygulamayı kabul etmedi. Test için baskı gören anne, yaşadığı stres yüzünden sütten kesildi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, ailenin kararına karşı tedbir kararı aldı.

Haber Giriş Tarihi: 15.09.2024 10:00
Haber Güncellenme Tarihi: 15.09.2024 10:00

Balıkesir'in Edremit ilçesinde yaşayan Atay ve Tansel Özdemir çifti, bebekleri Muhammed Atay Özdemir'den topuk kanı alınmasını reddetti. Aile, bu testin zorunlu olmadığını ve potansiyel riskler taşıdığını düşündü.

Aile Sağlığı Merkezi'ndeki personelin baskıları yüzünden anne Tansel Özdemir, yaşadığı stres nedeniyle bebeğini emziremeye başladı. Aile, topuk kanı testine karşı durduğu için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından açılan davada tedbir kararı aldı.

Edremit Aile Mahkemesi'nden sonuç alamayan Özdemir ailesi hukuki mücadelesine devam ederken, baba Atay Özdemir, testin zorunlu olmadığını ve bazı doktorların testin bebeklerde kalıcı hasar yaratabileceği uyarısında bulunduğunu belirtti.

“Topuk kanı konusunda baskı yaptılar”

Bebeklerin topuk kısmında kan akışının zayıf olmasından dolayı gelecekte oluşabilecek olumsuzluklardan endişe duyduğunu belirten baba Atay Özdemir, “Çocuğumuza topuk kanı aldırmadığımız için avukatımızla görüşmeler sağladık. Biz çocuklarımıza çok düşkün bir aileyiz. Çocuğumuzun hamilelik döneminden doğum anına kadar bütün süreçte 15 günde bir özel hastanede doktor kontrolü gerçekleştirdik. Çocuğumuz doğduktan sonra bağlı olduğumuz Aile Sağlığı Merkezi bize topuk kanı alınması konusunda baskıda bulunmaya başladı. Eşim bu baskı sebebiyle strese girdi ve şu an sütünde ciddi kesilmeler var. Düzenli olarak özel bir klinikte doktora görünüyoruz, çocuğumuzun aylık rutin kontrollerini yapıyoruz. Biz çocuğumuzdan hangi gerekçe ile topuk kanı alınacağını sorduğumuzda hiçbir cevap alamıyoruz, sadece baskı uygulanıyor. Mahkeme tarafından tedbir kararı konuldu. İlk duruşmaya çıktığımızda avukatımız da yanımızdaydı. Hakim bizlere sadece aşılarla alakalı sorular soruyor. Avukatımız konuşmaya kalktığında sözleri kesildi. Yaşanan olaylar neticesinde avukatımız ile beraber durumu istinaf mahkemesine taşıdık. Hiçbir şekilde çocuğumuza dokunulmasını istemiyoruz” şeklinde konuştu.

“Bu işte büyük rant var”

Bebeklerden alınan topuk kanlarının satılıp özel şirketlerce maddi kazanç sağlandığını aktaran avukat Cüneyt Bülent Şeker, “Topuk kanı alımı doğar doğmaz ilk 48 saat içinde bebeğin topuğundan alınan, 6 genetik hastalığın taranması için kullanılan bir uygulama. Her doktor bu görüşü benimsemiyor. Bazı doktorlar bunun gerekli olmadığını söylüyor. Bunun idrar tahlili ile yapılabileceğini söyleyen doktorlar da var. Yapılma şeklini eleştiren var, topuktan değil damardan alınması gerektiğini söyleyenler var. Topuk kan akışı zayıf bir yer, aynı zamanda cinsel organ ve beyindeki sinirlere bağlı temasları var. Bunun doğar doğmaz uyarılmasının olumsuz etkileri var. ‘Çocuk bunları hafızasına alıyor ve olumsuz tepki veriyor diyenler' var. Bu işte büyük bir rant var. Bugün Aile Sağlığı Merkezleri neredeyse topuk kanı ve aşıdan para kazanıyor. Bunlar özel denilen bütçelerinde bağımsız olan yerler. Ayrıca test şirketleri de ciddi para kazanıyor, bunlar özel şirketler. Bunların tespit ettiği hastalıklar sebebi ile de ilaç şirketleri çok ciddi para kazanıyor” ifadelerini kullandı.

Kanunen zorunlu değil

Topuk kanı uygulamasının kanunda zorunlu olduğuna dair ibare olmamasına rağmen hekimler tarafından ciddi baskıların yapıldığını söyleyen Şeker, “Aileler, Sağlık Bakanlığı'nın bu ilgisinden tedirginler. Tedbir kararlarının bile bir geçmişi, uygulanabilirliği yok. Topuk kanı uygulaması neredeyse çocuk aşılarından sonra hatırlanmaya başladı. 1-2 yıl içerisinde çocukluk aşıları için de tedbir kararı veriliyordu fakat tepkiler artınca geri adım atıldı. Şimdi ise topuk kanı üzerine yükleniliyor. 6 bin tane genetik hastalık var. 500 tane metebolik hastalık var. Sadece bunlardan 6 tanesinin taranması için kıyamet kopuyor. Buradaki en büyük tehlike tıbbi müdahaleyi ret hakkınızın ortadan kalkmasıdır. Kanunda ‘Çocuğun üstün yararı diye ibare var', çocuğun üstün yararını aileden başka kimse üstlenmez. Bizim hakkımızda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından topuk kanı vermediğimiz gerekçesiyle tedbir istenmişti. Biz de bu topuk kanını vermediğimizi belirttik. Bizce birçok sakıncası vardı. Birçok test te yaptırmıştık. Sakıncalı olduğunu düşünüyoruz çünkü topuk kanı alınınca rahatsızlanan çocuklar var. Zararlı olduğunu söyleyen doktorlar var ve biz bu görüşe itibar ettik. Tıp etiği kurallarında da belirtilen anne babanın kanun temsilciliği tıbbi tedaviyi kabul ve ret hakkını kullanarak reddettik. Bu da gayet doğal. Anayasanın 17. Maddesi anlamında tıbbi zorunluluk içermiyor ve hiçbir kanunda da böyle bir uygulamanın yapılacağı yer almıyor” açıklamasında bulundu.